İşte Hakan'ın yazısının ilgili bölümü...

"HEM GAZETECİ HEM YALANCI

DÜN bütün gün sosyal medyada bir yalan dolaştı durdu.

*

29 Ekim koronavirüs tablosu açıklandı
29 Ekim koronavirüs tablosu açıklandı
İçeriği Görüntüle

Güya tıp fakültesi öğrencisi bir genç kadın, Nihat Hatipoğlu’na...

“Hocam, ameliyat sırasında namaz vakti gelse, ameliyatı bırakıp namaz kılmak daha fazla sevap değil mi?” diye bir soru sormuş.

*

Sonra anlaşıldı ki...

Yok böyle bir soru!

Yalan.

Baştan sona yalan!

*

İşin en vahim tarafı ise şuydu:

Bu yalanın altına anlı şanlı gazeteciler bile en aşağılık hakaretlerle yorumlar yazdılar.

*


Önüne gelen bir bilginin doğruluğunu araştırmak için kılını bile kıpırdatmaya gerek duymayan gözü dönmüş gazeteciler bunlar.

Pervasızlıklarının, cüretkârlıklarının, utanmazlıklarının dayanak noktası ise şu:

Biliyorlar ki kendi mahallelerinden hiç kimse bunlara dönüp de “Yahu sen nasıl gazetecisin” demeyecek.

FARK

ÂLİM ile cahil arasındaki fark şudur:

Âlim öğrenmeyi sever.

Cahil öğretmeyi sever."