Habervakti.com yazarı sosyal siyaset araştırmacısı, iktisatçı Prof. Dr. Ali Seyyar kaleme aldığı son yazısında, "İnsan neden bünyesinde ruh taşır?" sorusuna cevap aradı.

İşte Prof. Dr. Ali Seyyar'ın o yazısı:

Bitcoin caiz mi? Kripto paralar caiz mi?
Bitcoin caiz mi? Kripto paralar caiz mi?
İçeriği Görüntüle

Bir bilene soralım: İnsan neden bünyesinde ruh taşır?

Talebe: Hocam! Selamün aleyküm.

Mürşit: Aleyküm selam ve rahmetullahi.

Talebe: Hocam! Bendeniz Kur’ân’ı mealiyle okuyorum. Bir âyet okudum: “Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindedir. Size o ilimden az bir şey verilmiştir.” (İsra: 85). Bu âyeti tam anlayamadım. Biraz açar mısınız?

Mürşit: Peygamberimize (sav) ruh hakkında bir sual sorulmuş. Peygamberimiz (sav), de hemen cevap vermemiş ve konuyu Allah’a havale etmiştir. Bunun üzerine mezkûr âyet inmiştir:

Talebe: Hocam! Anladım ama ruhun Rabbin emrinde olması ne anlama geliyor? Ruhun genel bir tanımını da bu vesile ile yapabilir miyiz?

Mürşit:  Said Nursi, Sözler eserinde Kur’ân’a uygun bir şekilde ruhun tanımını şu şekilde yapar: “Ruh, zîhayat, zîşuur, nuranî, vücudu haricî giydirilmiş, câmî, hakikâttar, külliyat kesb etmeye müstaid yani istidatlı bir kanun-u emrîdir.”

Talebe: Zîhayat, zîşuur gibi kelimelerin anlamlarını bilmediğim için cümleyi anlamakta zorlandım Hocam! Biraz açar mısınız?

Mürşit: Ruh, zîhayattır yani hayat sahibidir. Ruh, maddî ölçülere girmeyen ve ilmî kanunların hâkim olduğu âlemin bir unsurudur. Ruh, zîşuurdur, yani kendine has bir şuura sahiptir. Kanunlardan farklı olarak şuurlu, yani kendi varlığını ve diğer varlıkları bilen bir varlıktır.Ruh, nurdan yaratılmış bir varlıktır. Şuuru ve nuraniyeti sayesinde sadece beyin değil bütün organizma canlı tutulur ve bedendeki değişik fizyolojik ve biyokimyasal kurallar aksatılmadan işletilir. Ruha, bir bütünlük içinde haricî bir kimlik ve mahiyet verilmiştir. Buna göre her insan, kendine has özelliklere sahiptir. Ruh, câmîdir, yani bu ilahî emrin alan ve kapsamı çok büyük ve derindir. Ruhun bünyesinde sayısız duygular ve latifeler mevcuttur. Bundan ötürü de Yaratan’ın birçok güzel isimlerine mazhar olabilir. Ruh, bütünlük yönüyle, büyük âlem gibidir. Bedenle birleştiğinde kâinatın bir özü ve fihristi mahiyetindedir. Ruh, hakikattir. Başka bir ifadeyle ruhun varlığı, direkt olarak Allah’ın emrine dayanır. Soyut da olsa, gerçek bir varlıktır. Ruh, külliyet kesbetmeye yatkın bir şekilde yaratılmıştır. Yani, Yaratan’ına müteveccih ve bağlı olduğu için, manevî keşif boyutuyla bütünüyle açılmaya müsaittir. Fıtratına uygun olarak kulluk görevlerini tam bir ihlâsla ifa etmede azamî dikkat gösteren her insan, ruhun saflığı ile gaybî âlemlere yönelebilir, kendini ve maddî varlığını manen aşabilir.

Talebe: Hocam! Diğer maneviyat büyüklerimizin ruh ile ilgili görüşleri de herhalde enteresandır. Onların ruh ile ilgili fikirlerini özetle alabilir miyiz?

Mürşit: Maneviyat büyüklerimiz yani mutasavvıflarımıza göre ruh, esasen birdir. Bu ruh, ruh-i külli, ruh-i kudsî, ruh-i sultanî, ruh-i âlem, akl-ı evvel, ümm-i kitap gibi değişik kavramlarla ifade edilmiştir. Bu ruh, Allah’ın en evvel yarattığı nurdur. İdrak edilmesi mümkün olan bütün hakikatleri içinde barındırır. Mükevvenat yani kâinatta yaratılmış olarak ne varsa, bütün bunlar ruhun ayrıntılarıdır.

Talebe: Yani ruha dair her bir tanım veya kavram, ruhun bir özelliğini mi anlatır?

Mürşit: Evet, bir veya birkaç özelliğini yansıtır. Mesela ruh-i külli, Allah ile gerçekleşmesi mukadder olan şeyler arasında manevî bir vasıtadır. Ruh, bu boyutuyla, âlem-i hilkatten yani yaratılış âleminden ziyade İsra suresindeki 85. âyetteki anlam itibariyle âlem-i emirdendir. Âlem-i emir, Allah’ın “Kun” yani “Ol” emriyle vasıtasız icat ettiği âlemdir. Âlem-i halk ise, bir şeyden bilvasıta yani dolaylı olarak halk ettiği yani yarattığı âlemdir.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...