Refah Faciası nedir?

Türkiye, 2. Dünya Savaşı başlamadan önce İngiltere’ye kıt imkânlarla dört adet denizaltı ve 4 muhrip gemisi sipariş etti. Gemilerin yapımı tamamlanmış fakat 2. Dünya Savaşının patlak vermesiyle İngiltere savaşı neden göstererek bu gemileri teslim etmemek için direndi. İngiltere, Almanya ile Türkiye arasında 18 Haziran 1941 tarihinde yapılan Saldırmazlık Anlaşmasına tepki göstermesine rağmen, bir anda kararını değiştirir ve Haziran 1941’de Ankara Büyükelçisi Sir Huggesson aracılığıyla, Türk Hükümeti’ne yazılı bir mesaj iletmiştir. Bu mesajda ‘’Reis‘’ sınıfı gemilerden Burak Reis, Murat Reis, Oruç Reis ve Uluç Reis denizaltılarının teslimine hazır olduklarını, teslim alınması için bir ekibin gönderilmesini ister. 

Bunun üzerine Türkiye, gemileri teslim alacak personeli Birleşik Krallık'a göndermeye karar verdi. Heyet önce deniz yoluyla Mısır'a, oradan da hava yolu ile Birleşik Krallık'a geçecekti. Mısır'a giden askerî personelin ve sivillerin olduğu "Refah" gemisi, Kıbrıs dolaylarında Mersin Limanından İskenderiye Limanına doğru hareket ederken Akdeniz açıklarında kimliği belirsiz bir denizaltı tarafından batırıldı; 168 kişi öldü, 32 kişi kurtuldu.

142 ASKER 26 GEMİ ÇALIŞANI ŞEHİT DÜŞTÜ

Şehitlerimiz ise, 1 Yarbay, 10 Yüzbaşı, 4 Üsteğmen olmak üzere 15 Deniz Subayı, 16 Hava Öğrencisi Asteğmen, 6 Başgedikli, 8 Kıdemli Başçavuş, 8 Kıdemli Üstçavuş, 22 Kıdemli Çavuş ve 4 Kıdemli Onbaşı olmak üzere 48 Deniz Astsubayı, 2 Çavuş, 2 Onbaşı ve 59 er olmak üzere 63 Deniz Eridir. Askeri kayıplarımızın toplamı 142’dir.  Sivil Kayıplar ise, 1’i sivil kaptan olmak üzere 25 gemi mürettebatı bu facianın kurbanları olmuşlardı. Açıklanan resmi rakam 168’dir. Ancak gemide 201 kişi bulunduğu ve bunlardan birinin de İngiliz subayı olduğu yönünde kazazedelerden alınmış bilgiler vardır. 

32 KİŞİ KURTARILDI

Facia alanına gönderilen uçak ve yardım ekiplerinin ve kendi çabaları ile kurtulanların sayısı 32 olarak belirlendi. 4 Deniz Subayı, 1 Hava Subayı, 4 Hava Öğrencisi, 15 Deniz astsubayı, 5 Deniz Eri ile 3 gemi mürettebatı kurtulabilmişti. Faciadan kurtulan İkmal Subayı Nevzat Erül ise ölenlerin ve denize atlayarak kurtulmaya çalışanları bekleyen tehlikeyi ise köpekbalıkları olarak anlatmaktadır. Erül, birçok arkadaşının, saldıran köpekbalıkları yüzünden bağırarak can verdiğini anlatmıştır.

  Refah Faciası davasını üstlenen Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Sabri Yoldaş Başkanlığında, 29 Nisan 1943’te açılmış ve 13 Ocak 1944’de Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın emekliye edilmesinden bir gün sonra sonlanmıştır. Refah olayının üzerine hükümetin çok isteksiz gitmesi, Mareşal Fevzi Çakmak ile Hükümet arasında bir anlaşmazlık, gerginlik yaratmış; aslında bu gerginlik İsmet İnönü ile Mareşal arasında adı konmamış bir çatışma olarak değerlendirilmiştir.[39]

İNÖNÜ FACİANIN ÜSTÜNE GİDEMEDİ     

Uzun süren ve kamuoyunu oldukça meşgul eden Refah olayının mahkemesi sonucunda, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi karara varmıştır. Buna göre; ‘’Geminin hariçten tesir eden infilak sebebiyle battığı ve bundan hâsıl olan ölümle maznunlara isnat edilen fiiller arasında doğrudan doğruya illiyet bağı bulunmadığından (…) ve gemide mevcuda yetecek kadar kurtarma alet ve vasıtaları olmadığı anlaşılmışsa da bunların bulundurulmayışının kasıt’ a dayanmadığı tahakkuk ettiğinden, maznunların (…) beraatına karar verilmiştir. ‘’ Mareşal mahkemenin kararına, ‘’(Refah Faciasına ihmal ve teseyyüpleri ile sebep olan yüksek mevkilerdeki kimseleri) CHP kodamanlarının himayelerinden sıyırıp, layık oldukları cezaya çarptıramamıştır‘’ diyerek kararın adil olmadığı yönünde beyanat vermiştir. Faciadan kurtulanların tanıklıkları bile kabul edilmemiştir. Emekli Yarbay Nevzat Erül, kendisiyle yapılan bir söyleşide ‘’Tanıklık yapmak istiyordum. Fakat nedense Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne çağrılmadım. Yalnız Gölcük’te ifademi aldılar. Olayı baştan sona, belki bu felakete ışık tutabilirim diye anlatmak istedim. Fakat askeri hâkim soruşturma evrakında yazılı üç soruya bağlı kaldığından, bu sorulara cevap vermem dışında başka hiçbir açıklamayı dinlemek istemedi. Evraktaki üç soru ise, Refah’ın saat kaçta hareket ettiği, nereden kalktığı ve nerede battığı sorularıydı ‘' Deniz Müsteşarı Amiral Mehmet Ali Ülgen ise kendini savunurken ‘’Bu gemiyle personeli haber vermeden ve ansızın gönderirsek, casusların cirit attığı İstanbul’da dikkati çekmemiş oluruz diye istihbarat endişesiyle hareket ettim. Haber verseydim. Alman Haber Alma Teşkilatı durumu öğrenirdi‘’ demiştir. İsmet İnönü olayın üzerinde çok fazla durmadı; Çünkü Refah faciası, İngiltere’nin apaçık Türkiye’ye bir mesajıydı ve mesaj alınmıştı.

İNGİLTERE'DEN ALINAN GEMİLERİN AKIBETİ NE OLDU?

İngiltere’ye sipariş edilen 4 adet Reis sınıfı denizaltı gemisinden; TCG Oruç Reis ve TCG Murat Reis denizaltılarını 1942 yılında İskenderun’da Türkiye’ye teslim etmiştir. Bu denizaltılar, Denizaltı Filotillası Komodorluğu kuruluşuna alınarak Gölcük’e konuşlandırılmışlardır. Reis sınıfı denizaltılardan diğer ikisi TCG Burak Reis ve TCG Uluç Ali Reis denizaltı gemilerine İngiliz Hükümeti’nce el konulmuş, II. Dünya Savaşına P 614 ismi ile katılan Burak Reis denizaltısı savaş sonunda 1945 yılında Türkiye’ye iade edilmiş, P 615 ismi ile savaşa katılan Uluç Ali Reis denizaltısı ise Alman denizaltısı U- 123 tarafından batırılmıştır.

10 YIL SONRA ŞEHİT SAYILDILAR

Refah Faciasında hayatlarını kaybedenler, aradan tam on yıl geçtikten sonra, 27 Haziran 1951 Tarih ve 5795 Sayılı Kanunla ‘’Refah Vapurunda Ölen Askeri Şahısların Şehit, Dul ve Şehit ve Yetimlerinin de Dul ve Yetim Sayılması Hakkındaki Kanun‘’ ile şehit kabul edildiler. 3 Temmuz 1951 tarih ve 7850 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak kanun yürürlüğe girdi. Şehit sayılmaları için tam on yıl beklenmesi gerekti. Ancak şehit sayılmaları için nasıl 10 yıl beklenmişse, maaş bağlanması da 1960’lı yılların ortalarını bulmuştur.

Abdülhamit'ten bugüne ihanet genleri! O dönem de muhalefet büyükelçilerin yanında yer aldı...
Abdülhamit'ten bugüne ihanet genleri! O dönem de muhalefet büyükelçilerin yanında yer aldı...
İçeriği Görüntüle

SALDIRIYI KİM DÜZENLEDİ?

TBMM'de soruşturma başlatıldı ve Refah gemisinin Vichy Fransası'na(Almanya'ya bağlı Fransız hükümeti) ait bir denizaltı tarafından yanlışlıkla torpillendiği belirtilmişti. İlerleyen yıllarda İtalyan denizaltısı Ondina’nın işi olduğu öne sürüldü

Mersin'de faciada şehit düşenler adına yapılan anıt...

*Türkyurdu.com ve Wikipedia'dan derlenmiştir